Sayfalar

pitbul yavrusu fiyatlari ve eski tarih bilgilerimiz

pitbul yavrusu fiyatları ve eski tarih bilgilerimiz

pitbul yavrusu fiyatları ve eski tarih bilgilerimiz Fakat «başkaldıran» bir edebiyatla «resmi» bir edebiyat arasında bir duvar görmek yanlış olur. Nitekim SSCB’dc çok tanınan yazarlardan bir kısmı bir almanak yaptılar. Metropol (1979) adını alan bu kitapta SSCB’de siyasal bir neden olmadan yasaklanan eserleri bir araya getirdiler. Andrey Biıov (doğ, 1937) gibi bir yazar Pu^kinski Dom (Püşkin’in Evi)
(1978) adlı eserinin Batı’da yayımlandığını Sovyet dergilerinde çıkan alınlılardan öğrendi. öbürleri gibi Bitov da, güdümlü e-debiyatın kösteğinden şu ya da bu biçimde kurtulmak ve yaşamı tüm görüntüleriyl

Fakat. SSCB nin içinde de pek çok yazar eserini Batıda yayınlatma yolunu seçti {ifşamızdan' biçiminde yayılan metinlerden bazıları Batı'ya geçer; burada yayımlandıktan sonra kitap halinde el altından yeniden SSCB ye döner; buna da atamizdan denir). Bu yoldan peş peşe yayımlanan kitapların bazıları şunlardır: Georgiy Vla-dımoN un idoğ. 1931) Verniy Ruslan'ı (Sadık Ruslan) fl975]. Vladimir Voynoviç’in (doğ. 1932) Jizn i Neohiçaynye Prikliyuçen-\a Soldara t\ana Çonkina (Asker tvan Çonkin’in Yaşamı ve Garip Serüvenleri) [1975] vç bunun devamı olan Prétendent Sa Prestol (Tahtın Talibi) [1979] adlı e-serleri; nihayet ve özellikle Yuri Domb-rovski'nin (1909 - 1979) büyük felsefi romanı iiFakul ret Nenujnih Veşçeyy> (Yararsızın Yetisi) [1978]. Bu eserlerin üçü de. çok değişik biçimler altında stalinizmi işler, öbür yazarlarsa, Venedikt Erofeyev’ in (doğ, 1939) Moskova - PetuşkPâ^ (Moskova - Petuşki) [1977] yaptığı gibi bugünkü toplumu sergilerler. Aleksandr Zino-viyes (doğ. 1922) eserlerinin hepsinde sov-yet toplumunun taşlamalı (satirik) bir tab-osıınu çizer. Bunların ilki ve en başarılısı Ziyayuşçie Visotüy (Açık Yükseklikler) 1976] adlı kitabıdır.
"akat «başkaldıran» bir edebiyatla «res-nh bir edebiyat arasında bir duvar gör-nek yanlış olur. Nitekim SSCB’de çok anman yazarlardan bir kısmı bir alma-ak yaptılar. Metropol (1979) adını alan u kitapta SSCB
n iyi yazarların bile, siyasal açmaz karanda. giderek daha çok güncel yaşama inelmeleri, yeniden önem verip, onu yii~ İtmeleri bir rastlantı değildir, örneğin •rgey Zaligin'in Yufno - Amerikanski Var-nr (Güney Amerika Varyantı) [1973] İli remaní. Pavel Nilin’in (doğ. 1908) ve isili BeloVun öyküleri bu türdendir, ızıl İskender (doğ. 1929) Sandro İz Çe-
nema (Çegema’h Sandro) [1973J adlı romanında savaşlar ve devrimler sırasında, her zamanki Gürcü yaşamını; yani dostluğu, kavgayı, kadınlan, şarabı, atları düşünen bir gürcüyü anlatır. Yuri Trifono (doğ. 1925) ise, ona tabakadan sovyet ay dininin günlük yaşamının bir tablosum çizmekle işe başlar; daha sonra. Dom ru Naberefnoy'da (Rıhtımdaki Ev) 11976] < bitmez tükenmez sorunlara yönelir: Sta
linizm, korku, her bireyin sorumluluğu gi bi. Bu, belki pek açık seçik olmamaki birlikte, Georgiy Baklanov*’un Drufy (Dostlar) [1975] adlı romanında da gört lür. Eserlerinde son savaşı konu alan Vs sili Bikov da, Volçiya Staya (Kurt SürUsl [1974] adlı masal romanında sorumlulu ve kişisel ahlak sörununu ele alıp işler.
Köy romanı, son on yıl içinde olağanUs^ bir gelişme gösterdikten sonra, bugün iç yeni bir soluk arayışına yönelmiş görü mektedir. Vasili Belov zamanı akıp geı lere doğru gider ve Kanuni (ongUnlc 11976] adlı eserinde kolektifleşme önc< kırsal yaşamı, kolektifleşmenin kırdığı henkli bir toplum yaşamı olarak anlat Fedor Abramov, pitbul dörtlemesini tamamlay Dom (Ev) [1978] adlı eserinde, kırsal î relerin bugünkü sorunlarının nedenini ki lünün bir tür ilgisizliğinde, isteksiziiğir görür. Vasili ŞukşinMn (1929 - 1974)'eseı ri belki daha da ilginçtir. Şukşin öykü rinde kendilerini, kent ile köy araşır kalakalmış hisseden kahramanlan cani dınr. Sovyetler Birliği’ndeki kentleşme ürünü olan o korkunç değişimin yarat melez insanı anlatır. Valentin Rasputiı (doğ. 1937) son romanı olan Proşçany Materoy’da (Materoy’a Veda) (1976) > giden köy dünyasına duyulan özlem getirilir. Tsar Riba (Balık-Çar) (1976) kitabında Viktor Astafiyev (doğ. 1924) san ve doğa üstüne düşünceler sergiler.
Sovyet ‘yazarlan, değişik yollardan, b nü içinde gerçek dünyaya yaklaşmaya olduklarını, nerede olduklarını ve ne gittiklerini anlamaya çalışırlar. Bun birlikte, eleştirmenlerin tüm dilekh rağmen, bir roman - sentez, bir yeni vaş ve Barış henüz ortada yoktur, var ki, bunun için ortak bir belleğe ! . olmak, kendi tarihini gizlememek gı lidir. Bundan dolayı sentez ve des tablo yerine, Yazarlar Birliği yönet rinin ırmak romanları (akışımlı romai ya da Yuri' Bondarev'in Bereg (Kıyı) | adlı romanı gibi eserler yaratılmak Nitekim Bondarev, 1960Tı yıllarda yi ladığt ilginç romanlardan sonra, ken den bekleneni yaptı ve yüksek gör kabul etm-mîtı t ayirdtéimj/ /aman edebiyat k rsitlerİniîi sonuçla p<y lilika kesitleri oklıiEiınu yaivüHıık E<>rü fOz. Bununla birlikte «-debi oíanla siyası olanın ba^lanyi'-, t nn ben ş'kıcn birbirine karıjiığı bir ülkede bu duıum hiç de şaşırtıcı değildir Bu nedenle, şimdiki donemin haşlanEicını 1964 iKruşecv'm düşıişü) ya da daha doğrusu I96S (Çekoslovakya nın işgali) olarak hciirîcyebilıri? Ay^'ın-ların büyük bir kesiminin. Sovyet tonbı-munun demokrasiye doğru ilerlediği umudunu beslediği dönem yerini ay^miarla iktidar arasındaki kopukluğun giderek belirginleştiği bir döneme bırnkt;. Bu gö riişten yola çıkarak diyebiliri/ ki. 1970 !i ytlların ikinci yansı köklü bir yenilik getirmedi, IV60İI yıllartn sonlarında başlayan gelişmeleri güçlendirmekten öteye gidemedi. Partinin politikasına gelince; parti her zaman olduğu gib1 edebi yaşamı düzene sokma, ■^csağlamlaştırma>< yolunu izledi. Bunun da pek çok sonuçları oldu. Resmi yaşam giderek donuklaştı, bir önceki dönemi simgeleyen tüm polemikler silindi, yazarların kongreleri yapay bir birlik havasına büründü. Edebiyat dergileri giderek birbirine daha çok benzer hale geldi. Noviy Mir'\x\ (Yeni Dünya) özgünlüğü, eski redaksiyon komitesinin dağılmasıyla birlikte (1970) kayboldu. Başka dergiler bu yazarları toplayarak daha ilgi çekici bir görünüm kazansalar bile (örneğin Druiha Narodov [Halkların Dostluğu] ya da Sovremennik (Çağdaşımız] gi-
bi), önceleri Noviy Mir'\n oynadığı eğitici rolü yerine getirdiklerini öne süremezler.
Aydınlar ve yöneticiler arasında giderek daha geniş çevrelere yayılan rus milliyetçi hareketi (rusofiller) bile, tezlerini ancak yumuşak bir biçimde, resmi teorinin imkân verdiği ölçüler içinde, anlatma hakkına sahipti. Resmi kurama göre, Sovyet halkları «yeni bir topluluk» oluşturuyordu.
Bundan dolayıdır ki, eserlerini yayımlamayı başarıp da düşüncelerini halka ulaştı-rabilenler şimdi iki seçenekle, yani sessizliği ya da baş kaldırmayı seçmekle karşı karşıyadırlar. Bunlar, daha çok «XX. kongrenin kuşağı»ndan, o dönemlerde yaz-naya başlayan liberaller kuşağından kim-iclerdişt’ima, özü bakımından gayrı resmidir. Batı’ya iltica eden sanatçılar ve Ba-tı’ya ulaşan eserler ve belgeler sayesinde, resmî ölmiiyan sanat Avrupa’da tanınmaya başladı, önemli sergiler düzenlendi (iW’te Federal Almanya’da, 1975’te ve ]976’da Viyana’da Künstlerhausda, 1976’ da, Paris’de Kongre Sarayrnda, J977'de Venedik bienalinde, 1977’de Londra’da Institute of Contemporary Arts'da 1978’de Laval. Tours ve Chartres müzelerinde) ve mülteci eleştirmen Aleksandr Gleser, Fransa'da. Montgeron’da Çağdaş Rus Sana-tı’nı kapsayan bir müze kurdu. J960 lt yıllarda oluşan toplulukların dışınd. (özellikle Oskar Rabin’in [doğ. 1928] çevresinde oluşan Lianozovo grubu ile Kabakov’ jn, PivoVarov’un, Yankilevski’nin, Ştayn-lerg’in ve Bulatov’un bulundukları pitbul yavrusu Bulgar Şretenski grubu), bazı noktalarda az ok birbirine benzeyen birçok eğilim oraya çıktı. Egemen değerler sistemine kar-ı tepki olarak, tin.sel ve metafizik düşün-e akımt belirdi (Nikoİay Veçtomov [doğ. ¡^23), özellikle Mihail Şemyakin’in [dog. 14.3] bulunduğu Petersburg grubu) ve o-ın yanında gerçeküstümsü (sürr^alis^nt) cim (sürrealizan akımın başlıca isimleri mlardı: Viaçeslav ^Calinin, Vladimir Gri-ırovjç (doğ, 1939], Aleksandr Nejdanov öğ. 19.39], Dimitri Plavinski [doğ. 1937], ¡mitli Kmsnopev^sev [doğ. 1925], Yulo joster fl924 - 1970], Aleksandr Rabin i. 19521). Güçlü kişiltklerine ve kimi
VıtaJı K (doğ. ]935j) davranış biçimlen v7 ama aynı znmjnda bir anUyışla yeni ma [doğ 195î; ve Vaj,!’ er}r^--- n) özgün eserler Ortak çalışma ve seyircjV yutlamayı kırmaya çaliiî önemli özellikleri olarai ^ ce toplums
rını özgürce dile getirebildiler. Bu özgür ıfllatım Galina Ustvolskaya (doğ. 1919) ve jizisel müzik yanlısı ilk rus olan Vadim jalmanov (doğ. 1912) sayesinde kazanıldı, ıjitıayet l960'dan beri, aleatuaı tekniğinden rararlanan Şçedrin’le birlikte, gerçek bir İpcU takım ortaya çıktı. Sonra. Andrey /olkonski (doğ. 1933) ve Sergey Slonimski ,ü akıma dodekafonizmi kattılar. Elektrolite ve somut müziğe yönelen şu besteci-•ri de sayabiliriz: Valenti Silvestrov (doğ. 933), sonra estonyalı Arvo Paarl (doğ. 935) ile yine estonyalı Kuldar Sink (doğ. 942). Ama tüm bu isimlerin çok üstünde Ofis Tişçenko’nun (doğ. 1939) ve onun da [esinde Edison Denisov’un (doğ. 1929) il ayrı bir yer tutmaktadır. Bu isimler jCB’de sert tartışmalara yol açtı. Batı’ I ise, tersine, en çağdaş teknikleri özüm-melerinden ötürU çok beğenildiler.
ılardan başka, sovyet devleti, kali-bölgesel müziğe dönüşü de teşvik etti, alanda şu öncü isimleri sıralayabiliriz: rbaycan’da Knipper, Kara Karayev 1918), Gürcistan’da Andrey Balançi-s (doğ. 1906) ve Sulhan Çiyetler Birliği’nde ık öykülü film üretimi yüz elli, dökü-nter film üretimi de beş yüz dolayında pekleşti. Bu rakamlar yılda bir kişinin ilama yirmi film seyrettiği 250 milyon-bir ülke için oldukça yetersizdir. Her ^et federe cumhuriyetinde. bir film üre-merkezi vardır. Buralarda, son yıl-a ulusal dil ve kültürlerde yeni bir anmaya işaret eden çok ilginç filmler ekleştirildi.
rcinin büyük çoğunluğu süper yapım-ifgt göstermektedir. Bu türün en son :n iyi örneklerinden biri Andrey Mi> ov-Könçalovskiy*’in çevirdiği Siberiade* 11976-1979). Dört saatlik bu filmde, yakısının ifadesiyle bir yüzyıl boyunca bir in mantalitesindeki değişimler anlatıl-iadır.
(IV79) ve Nosialfihia (Özlem) [1983}. Otar öl Vosselıam nin (doğ 193^) Pastoral (1916) ca adlı filmi laşraya prova yapmaya giden m dört müzisyenin dünyasıyla çıhçilerınkıni sc karşı karşıya getirir Ancak bu film uzun vt süre uluslararası pazara sokulmadı. Daha da kötüsü 1%9'da çevrilen ve yaradılış üze-riñe düşüncelerden oluşan Sayaı-Nova ya ^ da Narın Rengi adlı film derhal SSCB dı-şına çıkarılmış ve yazarı şüpheli suçlama- 5 larla hapsedilmişti. Filmin diğer ülkelerde 5 gösterimler! ise gizlice yapılmıştı.
1970'li yılların dikkati çeken yönetmenle- , ri arasında Konçalovskiy’in kardeşi Niki- \ ta Mihalkov’u anmak gerekir; A^kın Kölesi ya da Bir Sinemacının Acıklı öyküsü (1975), Mekanik Piyano için Bitmemiş Partisyon (1976), Beş Akşam (1978), Obtomoı^ (1979). Grigori Danelia, Mimino (1977) ve Sonbahar Maratonu (1979); Elem Klimov Agoniçı (Can Çekişme) (1975]; Nikolay Gu-benko öksüzler (1976) ve Gleb Panfilov, Söz İstiyorum (19^5), Tema (1979) ve Valentino (1980) ile dikkati çekli.
Sovyet sineması en iyi yönetmenlerinden ikisini en verimli çağlarında yitirdi. Vasili Şukşin 1974’te Kırmızı Kartopu Ağacı'm çevirdikten hemen sonra, Laris-sa Şepitko da (Urûç, 1977) 1979’da, bir filminin çekimi sırasında öldü. Son yılların en önemli olayı kuşkusuz nitelildi filmler üreten sinemanın federe cumhuriyet-leıde gelişmesi oldu. Gürcistan’dan Ten-giz Abuladze (doğ. 1924) \Arzu Ağacı, 1977), Lana Gogoberidze (Özel Sorunlar Üzerine Bir Dizi Röportaj, 1978), Grigori Şengelaya (doğ. 1937) ve kardeşi Eldar Şengelaya (doğ. 1937) sayılabilir. Ermenistan’da Genrih Maliyan (Naapet, 1977) Kırgızistan’da Tolomuş Okeyev (doğ. 193S [Kırmızı Elma, 1975] ve Bolot Şamsiye^ (Beyaz Gemi, 1975); Beyaz Rusya’da Va leri Rubinçik (Sone'lerin En Güzeli, 1977’ Litvanya’da Vitautas Yalakiaviçius (doç 1930) ve Arunas Jebriunas (doğ. 1931), Ei tonya’da Yuri Miyuyur ve Kali Kisk (doi 1925), Letonya’da Gunnar Piessis, Molda’ ya'da Emili Lotianu, Özbekistan'da A Hamrayev. Ukrayna'da Yuri llienko’yu aı m a k ge re ki r. (Bk. EK CtLT 3)
tırma sinemasında Konçalovskiy’in yata Andrey Tarkovskiy* önemli yapıt-iretti: Zerkalo (Ayna) {1974], Stalket
•^SOYA i. ‘— AXStKL Soya üretimin başta gelen ülke ABD olduğu için, dü yada ve Avrupa’da ekimi yapılan soya ^ şitlerinin çoğunluğu amerikan ürünüdi Bunlar tam anlamıyla saf olmayan çe< lerdir. Bazı görü
;öz istiyorum (1975), Tema (1979) ve Va- da hektar başına 500-1 000 kg protein entino (1980) ile dikkati çekti. demektir. Yanı soya P/^teınce çok
ovyet sineması en iyi yönetmenlerin- zengindir (yüzde 41-47). Ayrıca lızın gibi en ikisini en verimli çağlarında yitirdi. gerekli amınoasıller içerir.
^asili Şukşin 1974Te Kırmızı Kartopu • Kullanım alanları. En iri soya lanele Iğacı'm çevirdikten hemen sonra, Laris- rinden, yıkanıp ezildikten ve pişirildikteı a Şepitko da (Urûç, 1977) 1979’da, bir sonra «soya sütü» elde edilir. San renk ilminin çekimi sırasında öldü. Son yılla- teki bu süt konsantreye veya toza dönüş ın en önemli olayı kuşkusuz nitelikli film- tütülür. Bu sütün bileşimi inek sütün îr -üreten sinemanın federe cumhuriyet- çok yakındır. Şu farkla ki, inek sütüne gc ide gelişmesi oldu. Gürcistan’dan Ten- re yağı daha az, proteini daha fazladı iz Abuladze (doğ. 1924) \Arzu Ağacı, Bu sütten margarin de yapılır.
?77J, Lana Gogoberidze (özel Sorunlar Fakat günümüzde soya taneleri en baş' ^zerine Bir Dizi Röportaj, 1978), Grigo- yağ ve küspe elde etmek için kullanıl] Şengelaya (doğ. 1937) ve kardeşi Eldar Ezilip sübye haline getirilen soyanın yüz< engelaya (doğ. 1937) sayılabilir. Ermenis- i8-20’si yağ, yüzde 80-82’si küspe olur. S ın’da Genrih Maliyan (Naapet 1977); ya yağı rafine edildikten sonra yemek > ırgizistan’da Tolomuş Okeyev (doğ. 1935) ğj olarak, soya küspesiyse hşıyvan, öz Cırmızt Elma, i915] \e B(^ot Şamsiyev tavuk yemi olarak kullanılır. Bu ı
leyaz Gemi, 1975); Beyaz Rusya’da Va- denle soyanın modern tarımda önemli y ri Rubınçik (Sone terin En Güzeli, 1977), vardır, tvanya’da Vitautas Yalakiaviçius (doğ.
nyi-da Yur? M.Ä ve kali K?i Wog anayurdunda, yani Çin’de ve Çinhindi ül Z Lel“y"’da "ounnar Pietis Mo da?l ¡f'i-'de ya| ve yem bitkisi »lapk yeti,.
•da Emili Lotianu, Özbekistan’da Ali C'" Z ZAl
amrayev. Ukrayna’da Yuri llienko’yu an- ^ kaplanınca soya ABD’de de yet,,t ak iPTT r-tTm mcyc başlandı. Eskiden yağı alman i
ak gerekir. (Bk. EK cilt 3) küspesi gübre olarak kullanılırken 1
OYA i. — AXStKL. Soya üretiminde den sonra durum değişti. Elde edilen şta gelen ülke ABD olduğu için, dün- nik gelişmeler sayesinde soya küspesi ] da ve Avrupa’da ekimi yapılan soya çe- van (özellikle tavuk ve dc>muz) yere lerinin çoğunluğu amerikan ürünüdür, en iyi katkılarından biri haline geldi. 1 ınlar tam anlamıyla saf olmayan çeşit- lece ABD, modem hayvan beslenmes dir. Bazı görünür özellikleriyle birbirin- mısır-soya İkilisini ilk kullanan ülke n ayrılırlar: Tane rengi (siyah, esmer, du.
ıca, sarı), tane büyüklüğü (90-250 mg), Bu model 1950’lerden sonra Avrupa’y ek rengi (mor, menekşe, beyaz), yaprak bütün dünyaya yayılmaya başladı. 197 ;imi. vb. Son yıllarda tarımsal özellikleri sonra soya yağının ve özellikle soya
• Ekonomi. 1930’lara' kadar soya yal
Romania Yun ir >2u.
hin th Japonya fi9f, hm ı ). F c? . ■ - ^ i t ,ı. bin th Bu i gar İM on (12-1 h«r. \). aHÎJ iır^ timinin a y akın bolu’fnjnıj , 1
21.9 mil yon ton» A r j a n 11 n ıs c u co , ,
büyük bir kısmını (]98] de 2.2 milyon , başka ülkelere satar. 1981de so ya * d ı i - ■ yapan ülkeler arasında Japonya i4.i mO yon ton). Federal Almanya (^ 9 mılvon ton). Hollanda (3,5 miiyo!- tonı s e tspan ya (.3,2 milyon ton) başı çektjle Bk. EK 3
% Ti^rkiye'öç 1960'larda Ordu ve Sam^nr, yöresinde başlatılan soya üretimi a.^adan geçen yirmi yıla rağmen bir türlü gelişemedi. Bir ara 8 500 tona yükselmiş olan üretim giderek azaldı. 1976 da 6 4r»0 hektarlık alandan 8 500 ton ürün alındığı halde l980’de ekim alanı .3 000 hektara, üretim 2 .300 tona düştü. Yağ ihtiyacının c buna bağlı olarak yağ fiyatlarının satılık pitbul yavrusu artması sayesinde 1980'den sonra üretim birden artmaya başladı. 1981de 15 000 tona. Î0H2 du .36 000 tona ve 198.3'dc daha hızlı bîr h.ırn Ic yaparak 65 000 tona yükseldi. rBk.EK3)
^SOYSAL (Mümtaz), türk hukukçusu ve yazarı. — Siyasal Bilgiler Fakültesi ndeki asistanlığı sırasında Kurucu Meclis üye-ligine seçildi. Demokratik yaşama geçilince, üniversitedeki görevine döndü. Bu görevinin yanı sıra Devlet Personel Dairesim-de ve TÜBİTAK'ta danışman olarak çalıştı. Devlet Planlama Teşkilâtı'nın örgütlediği Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi’nin genel raportörlüğünü yaptı. 1963’te doçent oldu. 1969 - 1971 arasında Akdeniz Sosyal Bilim Araştırma Konseyi başkanlığında bulundu. 197Ede Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlığına seçildi. 1974 - 1978 arasında da Uluslararası Af örgütü’nün Uluslararası Yürütme Komitesi üyeliğinde ve başkan yardımcılığında bulundu. 1978 Nobel Barış ödülünü alan örgüt adına Nobel konferansım verdi (Oslo, 1978). Kıbrıs’la ilgili toplumlararası görüşmelere Türk tarafının anayasa danışmanı olarak katıldı (1978 - 1980), bu sıfatla Kıbrıs Türk Federe Devleti nin a-nayasa önerilerini hazırladı. 1979’da, U-NESCO tarafından ihdas edilen İnsan Hakları Öğretimi ödülünü alan ilk kişi oldu. Başlıca Eserleri: L'Action des administt es ur İe fonetionnement de Vadministration ^ublique (Yönetilenlerin Kamu Yönetimi )zerine Etkisi) [1966J, Anayasa'ya Giriş 1968), Demokrasiye Giderken (1982). fM]
50YSAL (Sevgi), türk yazarı (öl. îstan-ıl 1976). — Son eserleri: Barış Adlı Ço-'k (öykü, 1976), Yıldırım Bölge Kadınlar satılık pitbull arıyorum : Satilik Pitbul Ariyorum, 1 aylık pitbull fiyatları : 1 Aylik Pitbul Yavrulari, pitbull yavrusu nasıl anlaşılır : Pitbul Yavrusu Nasil Anlasilir, pitbull nerden alınır : Pitbul Nereden Alinir, pitbul yavrusu kavgası : Pitbul Yavrusu Kavgasi, satılık yavru pitbull 2015 : satılık yavru pitbull 2015, yavru pitbull bakımı : Yavru Pitbul Bakimi, yavru pitbull eğitimi : Yavru Pitbul Egitimi, sahibinden satılık pitbull yavruları : Sahibinden Satilik Pitbul Yavrusu, satılık pitbull arıyorum : satılık pitbull arıyorum, 1 aylık pitbull fiyatları : 1 aylık pitbull fiyatları, pitbull yavrusu nasıl anlaşılır : pitbull yavrusu nasıl anlaşılır, pitbull nerden alınır : pitbull nerden alınır, pitbul yavrusu kavgası : pitbul yavrusu kavgası, satılık yavru pitbull 2015 : satılık yavru pitbull 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder