Sayfalar

pitbul yavrusu fiyatlari ve eski tarih

pitbul yavrusu fiyatları ve eski tarih

Üçüncü yöntem sürgüne zorlamak ve ardından sovyet yurttaşlığından çıkarmaktı Eski general Piyolr Grigorenko, orkestri şefi ve viyolonselist Matislav Rosıropovit ve eşi, denemeci filozof Aleksandr Zinovie' ve yazar Viktor Nekr^sov peş peşe bu yön temin kurbanları oldular. '
Dördüncü yöntem ise tecrit yöntemi idi «Batıya satılmış bu dönekler»ih çevresind boşluk yaratmak için, yakınları ya da iliş ki kurdukları batılılar, görüşmemeye çağ nlıyor, çağrıya uymayanların, işten, konul tan hatta özgürlükten yoksun bırakılacaj ya da casuslukla suçlanarak dışarı atıh cağı söyleniyordu, Andrey Saharov'a yap lan muamele bunun en belirgin örneğ dir.m takastı Önce. Vladımir Bukovskı için 1976 da uygulanan bu yönteme. 1979 nisanında yeniden başvuruldu. Muhaliflerden beş mahpus, Birleşik Amerika'da hüküm giyen iki Sovyet casusu ile değiştirildi. Takas edilen muhalifler şunlardı: Aleksandr Ginzburg. Siyonist mili-

tanlardan Edvard Kuznetsov ve Mark Dim-, şitz. UkraynalI muhalif Valentin Moroz ve baptist papazı Grigori Vins. Bu uygulama, Sovyetler Birliği ne, amerikan hükümeti iki casusu serbest bırakmayı kabul etliğine ‘ göre, muhaliflerin yabancıların hizmetinde olan ajanlardan başka bir şey olmadıkları tezini kanıtlama olanağı veriyordu.
Üçüncü yöntem sürgüne zorlamak ve ardından Sovyet yurttaşlığından çıkarmaktı. Eski general Piyotr Grigorenko, orkestra şefi ve viyolonselist Matislav Rostropoviç ve eşi, denemeci filozof Aleksandr Zinoviev ve yazar Viktor Nekrasov peş peşe bu yöntemin kurbanları oldular. '
Dördüncü yöntem ise tecrit yöntemi idi. «Batıya satılmış bu dönekler»in çevresinde boşluk yaratmak için, yakınları ya da ilişki kurdukları batılılar, görüşmemeye çağrılıyor, çağrıya uymayanların, pitbul yavrusuişten, konuttan hatta özgürlükten yoksun bırakılacağı ya da casuslukla suçlanarak dışarı atılacağı söyleniyordu, Andrey Saharov'a yapılan muamele bunun en belirgin örneğidir.
XXV. kongrede sürtüşmeler
Kardeş ülkelerle politik, ekonomik (Come-con) ve askeri (Varşova Paktı) bütünleşme -ve Avrupa komünist partileriyle görüş birliği sağlama- Sovyet stratejisinin başlıca hedeflerinden biri olmakla birlikte, bazılarının Moskova karşısında bağımsız görünme isteklerinden kaynaklanan tartışmalar ve sürtüşmeler pek çok sorun ortaya çıkardı.
XXV. kongre sırasında (şubat-mart 1976) Leonid Brejnev, önlemek tedaviden evladır ilkesinden yola çıkarak, Çin’den başka ad vermeksizin zaman zaman «sağın yrak, Baiıda ancak çoğunluğa dayalı bir sosyalizm olabileceğini/- se «çoğunluk islemeyince iktidarı bırakmaya hazır olmak/- gerektiğini öne sürdü. Bu tür eleştirilerin sahipleri, - marksizm-ienı-nizmi ulusal dilimlere bölmekf-le ve «böy-lece işçi sınıfına zarar vermek-Ie suçlandılar.
Bu koşullar altında, ekim 3974'ten beri istenilen bir Avrupa komünist partileri konferansını nasıl toplamalıydı? Her ne pahasına olursa olsun, bu 'doruğu// toplamayı fkonferans haziran 1976'da toplandıı kafasına koyan Leonid Brejnevç öngörülen sonuç belgesinin bazı bölümlerini karalayarak ya da değiştirerek, her komünist partisine sosyalizm için mücadelede değişik yollar seçme hakkını tanıyarak ödünler verdi. Bu önemli ödün, Brejnev^in Avrupa doruğundan sonra, Doğu Almanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya yöneticileriyle görüşmelerini neden sıklaştırdığını belki açıklamaya yeterlidir. Kasım 1976'da Brejnev, mareşal Tiıo ile görüşmek ve SSCB'nin barış^çı niyetleri konusunda yugoslavlara güvence vermek üzere Belgrad’a gitti. Aynı ay içinde, o sıralarda Varşova Paktı üyeleri içinde en dik kafalı olan Romanya’ya da ilk resmi ziyaretini yaptı.
eurokomünizme karst mücadele
Bununla birlikte, eurokomünizmin (bk, KO-Mi'NtZ.M. eurokomûnizm, Ek 2) geçersizliği konusunda her zaman ateşli açıklamalar yapıldı, örneğin. «Yeni Zamanlar» adlı haftalık sovyet dergisinin haziran 1977 sayılarının birinde. İspanyol Komünist Partisi sekreteri Santiago Cartillo Solares’in yeni çıkan Avrupa Komünizmi ve Devlet adlı kitabında savunduğu tezlere karşı şu sert eleştiri yayımlandı: «Eurokomünizmin (Avrupa komünizmi) işlerlik kazanması, gerici güçlerce onca yıldan beri izlenen amacı fiilen sonuca ulaştırarak komünist hareketin bölünmesine neden olacaktır.» Brejnev'in 1977"de Ekim Devrimi’nin 60. yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşma da aynı tondadır: «Marksisl-Leninist çizgiden sapmalar, proletarya enternasyonalizmi yolundan ayrılmalar, halk için kaçınılmaz başarısızlık kaynağı ve ciddi bir felâkettir.» Ama buna paralel olarak, merkez komitesi sekreteri Boris Ponomarev ya da Pravda'nın başyazarı Viktor Afanasiyev gibi ideologlar şunu belirtmektedirler: «Eu lokomünizm diye bir şey yoktur. Bu, görüş ayrılığınloku içinde de bazı ayrılık belirtileri ortaya çıktı. Bulgaristan, Çekoslovakya ve Macaristan'la hiçbir sorun çıkmadı, ama çeşitli görüş ayrılıkları Romanya ile ilişkileri karartmaya devam etti. Polonya’da 1980 yazından bu yana gelişen olaylarsa sovyet yöneticiler için kay^^ı verici ağır siyasal ve sosyal bir bunalım halini aldı.
Romanya’nın Asya’da (1978’de Hua Guo-feng’in ziyareti, Kamboçya’nın Vietnam tarafından işgalinin kınanması) ve Yakındoğu’da (Romanya, Ciamp David anlaşmalarını reddetmedi) sovyet görüşüne aykırı bir tutum izlemesinden başka Nicolae Ceauşes-cu’nun Varşova Paktı ayrıcalıklarının genişletilmesi konusunda anlaşmaya yanaşmaması, SSCB’de enikonu hoşnutsuzluk u-yandırdı. Bununla birlikte, resmen tepki gösterilmedi ve ağustos 1979’da Brejnev, ayrılıkları unutarak rumen devlet başkanı-nı Kırım’daki yazlığında kabul etti. Tito’nun her zaman dile getirdiği bağlantısızlığa ve Çin konusundaki tavırlarına karşın Yugoslavya ile ilişkiler bozulmadı; Leonid Brejnev, mayıs 1979’da Tito’yu Moskova’ya kabul ederken, iki ülke arasındaki ilişkiler için «olumlu» deyimini kullanabildi.
Arnavutluk’la ilişkilerdeyse, nisan 1961’de diplomatik ilişkilerin kesilmesinden bu yana durum değişmedi. Bununla birlikte, kasım 1978’de, Arnavutluk’un Çin’le bozuşmasından (7 temmuz 1978) yararlanılarak (Arnavutluk’un sovyet revizyonistlerine saldırılarım sürdürmesine rağmen) izvestiya tarafından yayımlanan bir yazıda, Arnavutluk «ilişkileri normalleştirme»ye davet e-dildi. İki ülke arasındaki ilişkilerin geçirdiği «zorluklara» atıfta bulunulduktan sonra, yazıda şu sonuca varılıyordu: pitbul «Bu sorunları çözmek için aşılmaz hiçbir engel yoktur.» Bu çağrı yankı uyandırmadı. Kremlin, kasım 1979’da, yeniden ü.steleyin-ce, Arnavutluk kahul eti TİtO nnn heı /r^nıan dile fitindi; ı h ^v, ? tısızlığa ve Çm konusundaki la^nl*« ti karşın \ugoslavya ile îışkılcı ho/nlfM^o Leonid Brejnev may s I979’da 1 ite >•« M<>s kova'ya kabul ederken, :ki idkc arasındak» ilişkiler için «olumlu» deyimini kullanab'i-di.
Arnavutluk'la ilişkilerdeyse nisa“ 1961’de diplomatik ilişkilerin kesilmesinden bu yana durum değişmedi. Bununla binlikte kasım 1978'de, Arnavutluksun Çin’le bozuşmasından (7 temmuz 1978) yararlanılarak (Arnavutluğ'un Sovyet revizyonistlerine saldî i-larını sürdürmesine rağmen) izvestiya tarafından yayımlanan bir yazıda, Arnavutluk «ilişkileri normalleştirme»ye davet e dildi. İki ülke arasındaki ilişkilerin geçirdiği «zorluklara» atıfta bulunulduktan son ra, yazıda şu sonuca varılıyordu: «Bu sorunları çözmek için aşılmaz hiçbir engel yoktur.» Bu çağrı yankı uyandırmadı. Kremlin, karsım 1979'da, yeniden üsteleyince, Arnavutluk ba bakanı Mehmet Şehu’ nun ağzıyla yanıt geldi: «Çin her türl
SSCB Î970İerde Vietnam’dan Küba’ya, Afrika kıtasından Yakındoğu’ya kadar her yerde çok yönlü bir dış politikayı başarıyla uyguladıysa da diplomasinin bir numaralı sorunu olan Çin’le ilişkiler hiçbir çözüme ulaşamadı, üstelik, bu yıllarda -özellikle şubat 1972’de Nixon’un Pekin’e yaptığı yolculuktan beri- SSCB uzun süredir çekindiği şeyin somutlaştığını gördü: Pekin-Tokyo-Washington ekseni, öyle bir eksen ki, bugün dokuzlar Avrupası’ndan, hatta Yugoslavya’dan ve Romanya’dan da geçer.
SSCB’niiî dünyanın en uzun sınırını (5 000 km) paylaştığı ülke olan Çin’le sürdürdüğü ideolojik ve diplomatik savaş hemen hemen aralıksız sürdü. 1963’teki resmi u-yuşmazlıktan bu yana bölünme giderek büyüdü. Gerek SSCB, gerek Çin birbirlerini, sınır bölgelerindeki topraklarına göz dikmekle, tüm dünya hegemonyasını a-maçlamakla suçladılar.
satma girişimlerinde metleri uyardı. Sat*»e elektronik gözlem i ele Da Nang ye Cam Raahı^ uslerındekı ağır silah yıgıi mak için çatışmadan yararlaT aynı süre içinde -ve Japonya ii bozmayı göze alarak* Japonyaı Dünya Savaşı sonundan beri haij tiği Kuril adalarındaki askeri p tirdi.
Vietnam’ın işgali, Çin’in SSCBn; ilk meydan okuması değildi. SSÖ re bu siyaset, ağustos ITO i ponya ile yaptığı barış yc masını, sçnra aynı ay Guofeng’in Romanya ve Yui<J
yaretini, nihayet aralık Amerika ile diplomatik . sim ve ocak 1979’da başb ^
Deng Hsiaoping’in amer^ lere karşı koalisyon» onenV kışkırtmadan başka bif m Çin’in batıya yönelik
girişimlerde bulunması (r dırdı. Bunun
da onarılmaz hi'' duru^ seziliyordu Bunun iran îı i*e. hic kurV« ekin'. 1970 da Mosko> a da. ni^'a/et *!?:?► -lerin normalleştirilmesi geİ!şf5r!tmeîî>
için iki ülke arasında haşlatılan görlîşrre-lerdir. Nisan 1979 da. bir yıl sonra msar l98tVde süresi dolacak olanCin-SSCB dostluk ve işbirliği anlaşmasını uzatmamak kararını açıklayan Çin. aynı zamanda SSCB' ye bu görüşmelerin başlatılması önerisinde bulundu. Ancak, olumlu bir çıkış henüz oldukça uzak görünmekteydi. Çünkü, Mos-ko'ada başlatılmış olan diyaloga karşın, her iki ülke dc birbirlerini karşılıklı olarak ^hegemonyacılık« ve rryayılmacılık»la suçlamayı sürdürüyordu. 1979 kasımında, cksık.siz altı lorlantıdan sonra, görüşmelerin birinci aşaması -bunu Pekin'dc yapılacak ikinci aşamanın izlemesi gerekiyordu- sona erdi. satılık pitbul yavrusu Bu birinci aşamada, iki taraf da. ülkeleri arasındaki ilişkilere saygılı tutumlarını yalnızca sergileme fırsatım buldular. Cin-Sovyet görüşmeleri, ocak 1980’de. Kızıl Ordu'nun Afganistan’a müdahalesinden sonraya ile sıkı ticari ilişkiler kıır-Ju. Eski «doğan güneş ülkesi» gerçekte iovyetler Birliği'nin ikinci kapitalist muha-abıydı. Ne var ki, ikili bir uyuşmazlık ıralarındaki ilişkiyi kararttı, önce, Japon-arın «bizim kuzey topraklarımız» dedik-îri. ama Sovyetler Birliği’nin -ki bu ada-ıra önemli bir askeri üs kurdu- terket-ıck istemediği dört Kuril adası ilişkileri Dzdu. Sovyetler Birliği tkinci Dünya Sa-ış( sonunda belirlenen sınırların arkasına Jınarak kendini haklı görüyordu. Ocak 78’de japon dışişleri bakam Sonoda Su-lo'nun ziyareti soruna hiçbir çözüm ge-medi. Uzaklan daha önemli görünen bir şka uyuşmalık da. ağustos I978’de im-lanan Çin - Japon barış ve dostluk anmasıdır. Bu anlaşma, dünya ölçüsünde ıi bir etki merkezi yaratma tehlikesi ta-laltta, SSCB’nin büyük kaygısı da bur-1 kaynaklanmaktadır.
rica, Sovyetler Birliği'nin Asya • poli-ısını da belirtmek gerekir. SSCB, Hin-an'a ve amerikan icadı saydığı Gü-doğu Asya Devletleri örgütü (ASEAN) si ülkelere (Indonezya, Malezya, Filier, Singapur) yönelik sürekli bir dîp-atik saldın içindedir. (A. Kosİgin, mart 'da Hindistan başbakanının Mosko-I ziyaretinden üç ay önce, Hindistan’a ) SSCR’nin özellikle arzuladığı şey.satılık pitbul yavrusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder